Kinezyolojik bantlama tekniği ve kinezyolojik bant 1973 yılında Japon kiropraksi ve akupunktur uzmanı Dr. Kenzo Kase tarafından geliştirilmiştir. birçok hastada alternatif (tamamlayıcı ) tedavi yöntemi olarak başarıyla uygulanmıştır. 1988 Seul Olimpiyatlarında, 2008 Beijing (Pekin) olimpiyatlarında Birçok sporcunun performansının arttırılması ve tedavisinde kullanılmasıyla popüler hale gelmiş. Daha sonra yine elit ve tanınmış profesyonel sporcuların maç ve yarışmalar sırasında bu bantları kullanmaları bandın popülerliğini arttırmıştır.Tüm dünyada kas iskelet sistemi hastalıkları ve lenfoloji ile ilgilenen hekimler, fizyoterapistler, iş uğraşı terapistleri, kiropraktörler, hemşireler başta olmak üzere bandı hastalarına uygulayan sağlık profesyonelleri sayıca giderek artmaktadır. Ülkemizde kullanımı çok yenidir. 2010 yılı sonlarına doğru kullanımı yaygınlaşmıştır. Günümüzde spor sakatlıkları ile birlikte fizik tedavi, nöroloji ve ortopedik hastalıklarda sıklıkla kullanılan bir tamamlayıcı tedavi yöntemi haline gelmiştir.
İlk kullanılan orijinal bant “Kinesio Tex Gold” olarak adlandırılmıştır. Halen en yaygın kullanılan tür olan bu bandın yapışkan yüzü sinüzoidal dalgalı bir yapıya sahiptir.
• Kas, Fasya, Vasküler dolaşım ve Lenfatik sistemi etkileyerek
• Kas hareketini destekler,
• Fonksiyonu geliştirir,
• Cildin katmanları arasında boşluk oluşturur
• Kan ve Lenfatik dolaşımı destekler,
• Ağrı ve Enflamasyonu Azaltır.
Kinesio bant hafif, yapışkan, elastik özelliğe sahip olması ve derinin özelliklerini taşıması nedeniyle diğer bantlardan farklıdır. Hiçbir kimyasal madde içermez. Alerji riski çok azdır. Uygulanan kişide 7 gün boyunca kalabilir. Deri ile bütünleşerek deri altındaki yapıları desteklemektedir. Gözenekli yapısı nedeniyle cildin havalanmasını da sağlamaktadır. Hiçbir şekilde kişinin hareketini engellememektedir.
Farklı renkleri olmakla beraber, etki açısından renklerin farkı yoktur. Renk seçeneği hastaya bırakılır.
• Boyun, sırt, bel ağrısına neden olan mekanik sorunlar
• Yumuşak doku ağrıları
• Miyofasyal ağrı sendromu
• Bölgesel kas spazmları
• Kas iskelet sisteminde yumuşak doku travmaları
• Spor yaralanmaları
• Eklem burkulma ve zorlanmaları
• Lenfödem
• Postür bozuklukları
• Eklem instabiliteleri
• Skolyoz
• Bazı ortopedik cerrahi girişimler sonrası (artroplasti, bağ tamirleri vs)
• Dejeneratif artrit
• Tendinit, bursit
• Plantar fasiit, epin kalkanei
• İnaktivite, immobilizasyona bağlı kas güçsüzlükleri
• Ayak deformiteleri (halluks valgus, çekiç parmak vb.)
• Shin splint
•Fiziksel aktive ve sportif faaliyet öncesi kas ve eklem çevresi dokularına destek vermek suretiyle koruyucu amaçla
7’den 77’ye kadar tabiri gibi bir uygulaması vardır. Pediatrik yaş grubunda da yapılabilir.
Açık yaraların üzerine, kanserli doku üzerine , bant alerjisi durumunda , radyoterapi görmüş cilt üzerine veya damar tıkanıklığı olan durumlarda, aktif enfeksiyon varlığında, güneş yanığında , duyu kaybı olan durumlarda uygulanması doğru değildir.
Bazı hassas ciltlerde irritasyon, renkli bantlarda boya maddesine karşı allerjik reaksiyon görülebilir. Oldukça nadir bir durumdur.
Bantların esnekliği 3-7 gün arasında değişir. Genelde 3 günde değiştirmek gerekir.
Banyo yapmaya engel değildir.
Uygulamadan önce cilt yağ ve nemden temizlenmeli, gerekli ise bölge traş edilmelidir. Bandın yapışması için 20-30 dakika gerekir, bu süre içinde terlemeye yol açacak hareketlerden kaçınılmalıdır. Hastalar bandın birkaç gün kalacağı ve banyo yapmak ya da yüzmekle bandın çıkmayacağı konusunda bilgilendirilmelidir. Bant ıslandığında havluyla fazla suyu alınmalı, ovalanmamalı ve kuruması beklenmelidir.
Başarılı bir uygulama için hastanın iyi değerlendirilmesi, doğru kasın seçilmesi, bantlamanın hangi amaçla yapılacağının belirlenmesi, uygulanacak kasa doğru pozisyon verilmesi ve bandın gerginliğinin ayarlanması önemlidir. Bunlar tedavinin başarısını önemli ölçüde etkiler. Tekniğin başarı ile uygulanması kas-iskelet sistemi ve dolaşım sisteminin anatomisini bilmek ve uygun doğru teknikleri kullanmaya bağlıdır .
Bu nedenle Kinezyolojik bantlama uygulamaları bu konuda düzenlenen kurs ve eğitim programlarını almış doktorlar ya da fizyoterapistler tarafından yapılmalıdır