Dünya Sağlık Örgütü(WHO)’ya göre inme; damarsal kaynaklı, 24 saatten uzun süren, ölüme yol açabilen, beyin fonksiyonlarının bozulması sonucu hızla gelişen, yaygın veya kısmi tablo olarak tanımlanır. Beyin damarlarında tıkanıklık (pıhtı atması veya zamanla yavaş yavaş damar çapının daralması) ya da kanama sonucu beyinde hasar meydana gelir.
İnme için değiştirilemeyen risk faktörleri; Yaş (55 yaşından itibaren her 10 yılda bir ikiye katlanır),Irk, Cinsiyet ( erkeklerde %33 daha fazladır) , Genetik ( aile öyküsü olması), daha önce inme veya tıkanma atağı geçirmiş olmak
Değiştirilebilir Risk Faktörleri ise şöyledir;
*Yüksek tansiyon,
* Aterosklerotik kalp hastalıkları,
* Atrial fibrilasyon (kalp ritm bozukluğu) ve kalp kapak hastalıkları,
* Şikayet yapan Şah damarı (karotis) daralması
* Diabetes Mellitus(Şeker Hastalığı)
* Kan yağlarında yükseklik (Hiperlipidemi)
* Sigara,
*Aşırı alkol kullanımı,
* Obesite,
* Aktif olmayan hayat tarzı
* Yanlış beslenme alışkanlıkları
İnme hastalarının %90 ‘ının altında yatan neden,değiştirilebilir risk faktörleridir.
İnme Sonucu Oluşan Klinik Tablo Nedir?
İnme sonucu, genellikle beyindeki lezyonun yerine göre, vücüdun bir tarafında hareket kaybı, his bozukluğu , konuşma ve yutma bozuklukları, denge-koordinasyon bozukluğu, idrar ve gaita kaçırma, bilinç bozukluklarından komaya kadar değişen tablolar oluşabilir.
İnme tedavisi acilen başlamalıdır. Saatler içinde tedaviye başlanması durumunda beyin dokusunda oluşabilecek kalıcı hasarların önüne geçilebilir. Rehabilitasyon da bu tedavinin bir parçasıdır ve erken dönemde başlatılması önemlidir.
İnmeli hastaların rehabilitasyonunda amaç, hastaların maksimum yaşam kalitesi ile mümkün olduğunca bağımsız yaşamalarını sağlamaktır. İnmeye bağlı süreç içinde ortaya çıkabilecek komplikasyonları da tedavi etmek ve önlemek rehabilitasyonun amaçlarından birisidir.
İnme geçiren hastalarda hastalarda en önemli sorunlar, yürüme ve hareket etme güçlükleri, el ve kolun kullanılamamasıdır. Ayağa kalkıp yürüyememe bağımlılığa yol açarken, el ve kolun kullanılamaması günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlılığa yol açar.
İnme geçiren hastaların yaklaşık yüzde 10’u sorunsuz olarak işine ve günlük yaşam aktivitelerine geri dönebilmektedirler. Yüzde 10 hasta ise her şeye rağmen yataklı bakım merkezlerinde devamlı bakıma ihtiyaç duymaktadırlar. Geriye kalan yüzde 80 hasta ise aktif bir rehabilitasyon programına ihtiyaç duymaktadırlar.
Yapılan çalışmalarda , inme sonrası beynin adaptasyon için büyük bir potansiyele sahip olduğu anlaşılmıştır. Nöroplastisite denilen mekanizma ile beyinde yeniden bir yapılanma olmakta ve beyin kendini yenilemektedir. Bu mekanizmayı en iyi aktive eden ise rehabilitasyon teknikleridir. Böylece rehabilitasyonun anahtar rol oynadığı anlaşılmıştır.
İnme sonucu vücudun bir yarısında motor kayıp (kuvvetsizlik), his bozukluğu, denge koordinasyon bozukluğu, konuşma ve yutma bozuklukları, idrar ve gaita kaçırma ve bilişsel fonksiyon kayıplarından komaya kadar gidebilen bir klinik tablo oluşabilmektedir. Bunlara ek olarak, eklem kontraktürleri, hareket kısıtlılıkları, spastisite (kasılma ), omuz çıkığı ve omuz ağrıları, mesane fonksiyon bozuklukları, barsak fonksiyon bozuklukları, derin ven trombozu, konuşma problemleri, yutma problemleri, bası yaraları, depresyon, uyku problemleri, enfeksiyonlar, kemik erimesi, düşme ve kırıklar, omuz-el sendromu, brakiyal pleksus lezyonu gibi komplikasyonlar karşımıza çıkabilir.
İnme rehabilitasyonu programının içinde, eklem hareket açıklığı egzersizleri, germe egzersizleri, kas kuvvetlendirme egzersizleri, denge ve yürüme eğitimleri, nörofasilitasyon teknikleri gibi konvansiyel tedavi yaklaşımları ile birlikte, havuz tedavileri, ayna tedavileri, zorunlu kullanım tedavileri, sanal gerçeklik tedavileri, biofeedback, fonksiyonel nöromusküler elektriksel stimülasyon, transkranial magnetik stimülasyon teknikleri gibi daha yeni ve ileri rehabilitasyon yaklaşımları da tedavi planına dahil edilebilmektedir.